Blog

Patlamadan Korunma Dokümanı (PKD) Nedir?

Resim

Patlamadan Korunma Dokümanı, yanıcı kimyasal gaz, buhar, sis ve tozlarının hava ile patlayıcı ortam oluşma ihtimali bulunan işyerlerinde hazırlanması zorunlu olan bir dokümandır. Patlamadan Korunma Dokümanı yasal bir zorunluluktan ya da prosedürden ziyade, patlayıcı ortamların ve genişliklerinin belirlendiği ve bu alanlarda bulunan ekipmanların ve havalandırma şartlarının değerlendirildiği bir mühendislik çalışmasıdır ve işveren tarafından dikkatle ele alınmalıdır.

 

Bu yazımızda aşağıdaki sorulara cevap vermeye çalışacağız:

 

  • ATEX patlamaları nelerdir?
  • Patlamadan Korunma Dokümanı nedir?
  • Patlamadan Korunma Dokümanı hangi işyerlerinde gereklidir?
  • Patlamadan Korunma Dokümanı için yasal mevzuat hangisidir?
  • Patlamadan Korunma Dokümanı nasıl hazırlanır?
  • Kimler Patlamadan Korunma Dokümanı hazırlayabilir?

 

Patlamadan Korunma Dokümanı’nın odak noktası olan ATEX patlamaları, yanıcı kimyasal kaynaklı gaz, buhar, sis ve tozların atmosferik şartlar altında hava ile oluşturduğu ve herhangi bir tutuşturucu kaynakla temasında tümüyle ve hızlı yanması sonucunda oluşan patlamalardır. ATEX kısaltması, Fransızca “ATmosphéres EXplosives” kelimelerinin ilk hecelerinin birleşiminden oluşturulmuştur.

 

Ülkemizde patlamadan korunma dokümanı kavramı 2003 yılında Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları çerçevesinde 1999/92/EC sayılı Avrupa Konseyi Direktifi’nin uyarlanarak Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik yayımlanması ile girmiştir. Bu yıllarda iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının tam oturmamış olması ve denetim mekanizmasının zayıf olması gibi nedenlerden dolayı patlamadan korunma dokümanı çok ön plana çıkmamıştır. Ancak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 2013 senesinde ilgili yönetmeliğin revize edilmesinin ardından daha çok sorgulanır duruma gelmiştir.

 

Patlamadan korunma dokümanının iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi patlama ihtimali oluşabilecek bölgelerin (zone) ve genişliklerinin belirlenmesi ve bu alanlarda kullanılan ekipmanların ATEX’e uygunluğunun ve havalandırma şartlarının değerlendirilmesidir. Bölge genişliklerinin belirlenmesi konusunda farklı ülkelerde yayımlanmış olan birçok norm ve standart mevcuttur. Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde ise EN 60079-10-1 (patlayıcı gaz ortamlar için) ve EN 60079-10-2 (patlayıcı toz ortamlar için) standartları kullanılmaktadır. Her iki standardın son versiyonu (2015) TSE tarafından Türkçe’ye çevrilmiş ve TS EN standardı olarak yayımlanmıştır.

 

Gaz, sıvı buharı, sis gibi patlayıcı gaz ortamların belirlenmesinde kullanılan EN 60079-10-1 standardının metodolojisi aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

 

1. Boşalma kaynaklarının tespit edilmesi

 

Proseste yanıcı gaz, sıvı, buhar ve sis teşkil eden teçhizatların her bir elemanı potansiyel bir yanıcı madde boşalma kaynağı olarak düşünülür. Hesaplamalara başlamadan önce, yanıcı madde salımı gerçekleşebileceği düşünülen tanklar, pompalar, flanşlar, kazanlar, kompresörler, bağlantılar, vanalar, musluklar, tahliye ağızları, numune alma noktaları gibi kaynaklar tespit edilir.

 

 

 

2. Boşalma debisi ve derecesinin belirlenmesi

 

Tespit edilen tüm boşalma kaynakları için boşalma dereceleri belirlenmelidir. Standartta boşalma dereceleri sürekli, birincil (ana) ve ikincil (tali) boşalma olarak üç gruba ayrılmıştır. Sürekli boşalma derecesi; sürekli olan veya uzun periyotlar boyunca veya sıklıkla olması beklenen salım (içerisinde yanıcı sıvı bulunan havuzlar gibi), birincil boşalma derecesi normal çalışma sırasında periyodik olarak veya nadiren olması beklenen salım (emniyet ventilleri gibi), tali boşalma derecesi ise normal çalışma sırasında olması beklenmeyen ve olursa yalnız kısa bir periyot boyunca ve seyrek olarak meydana gelmesi muhtemel olan salım (boru bağlantıları gibi) olarak tanımlanmaktadır.

 

Boşalma derecesinin hesaplanabilmesi için gazlar, sıvılar ve buharlaşan havuzlar için farklı formüller verilmiştir. Bu formüller ile her bir boşalma kaynağında oluşabilecek kütlesel ve hacimsel debiler hesaplanmaktadır.

 

3. Havalandırma ve seyrelme koşullarının tayini

 

Seyrelme derecesi, salımı güvenli bir seviyeye seyreltmek için kullanılan havalandırma kapasitesinin ya da atmosfer koşullarının bir ölçüsüdür. Standarda göre üç seyrelme derecesi bulunmaktadır: yüksek seyrelme, orta seyrelme ve düşük seyrelme. Yüksek seyrelmede salım kaynağının yakınındaki derişim hızla azalır ve salım durduktan sonra neredeyse hiç kalıcılığı olmaz iken düşük seyrelmede salım devam ederken derişim büyüktür ve/veya salım durduktan sonra alevlenebilir ortamın kalıcılığı büyüktür. Salım kaynağının açık alanda ya da kapalı olması durumuna göre seyrelme derecesi değerlendirilir.

 

Havalandırma koşullarının tayininde diğer bir faktör ise havalandırmanın kullanılabilirliğidir. Havalandırmanın kullanılabilirliği, yanıcı gaz atmosferin oluşumunda önemli bir etkendir. Standarda göre havalandırmanın kullanılabilirliği üç grupta değerlendirilmelidir: İyi (sanal olarak havalandırma sürekli bulunmaktadır), vasat (havalandırmanın normal işletme boyunca var olması beklenir) ve zayıf (iyi veya vasat standartlarını karşılamayan havalandırma).

 

4. Tehlikeli bölgenin (zone) belirlenmesi

 

Boşalma derecesi, seyrelme derecesi ve havalandırmanın kullanılabilirliğine göre standartta verilen tablodan tehlikeli bölge tipine karar verilir.

 

 

5. Tehlikeli bölge genişliğinin belirlenmesi

 

Standartta verilen abak kullanılarak hesaplanan salım karakteristiği ve salım tipine bağlı olarak tehlikeli bölgenin genişliğine karar verilir. Kapalı alanlarda genellikle tüm alan içerisi tehlikeli bölge olarak kabul edilmektedir.

 

 

Toz patlamaları, birincil patlamanın ardından ortamda birikmiş olan diğer tozların basınç ile havaya kalkması ile ikincil patlamalara da neden olmasından dolayı gaz patlamalarına göre daha yıkıcı ve tahrip edicidir. Toz patlamalarının değerlendirilmesinde EN 60079-10-2 standardı kullanılmaktadır. Değerlendirme yöntemi gaz patlamaları hesaplarına göre daha basittir:

 

1. İşletmedeki toz tipleri ve yanıcı olup olunmadığı belirlenir.

 

Tozların yanıcılık sınıfı ile bilgiler literatürden, farklı standartlardan ya da ISO/IEC 80079-20-2 standardında belirtilen test metodu ile belirlenebilir. Yanıcı toz, normal büyüklüğü 500 mikron veya daha az olan, atmosferik basınçta ve normal sıcaklıklarda havayla patlayıcı karışım oluşturabilen çok ince bölünmüş katı parçacıklar olarak tanımlanmıştır. Gıda ve tarım ürünleri gibi organik maddeler, pestisid, plastik ve pigmet gibi sentetik organik maddeler, alüminyum, çinko, magnezyum, demir gibi metallerin tozları patlama özelliği göstermektedir. Tozların patlayıcılık özelliğinin belirlenmesinde patlama şiddeti faktörü (Kst) önemli bir parametredir. Kst, hava toz karışımının kapalı bir kapta ürettiği azami basınç değeridir. Tozların Kst değerine göre patlayıcılık özelliklerini gösterir tablo aşağıda verilmiştir.

 

 

2. Toz salım kaynakları belirlenir.

 

Patlayıcı tozlu ortamlar, toz salım kaynaklarından oluşmaktadır. Bir toz salım kaynağı, patlayıcı tozlu ortamın oluşabileceği şekilde tozun salınabildiği veya ortaya çıkabildiği bir nokta veya konumdur. Bu tanım, toz bulutu oluşturacak şekilde yayılabilen toz katmanlarını da içerir.

 

3. Salım kategorileri belirlenir.

 

Gazlarda olduğu gibi her bir salım kaynağının salım kategorisi (sürekli, birincil veya ikincil) belirlenir. Sürekli salım kategorisi, sürekli olan veya sık sık ya da uzun periyotlar boyunca meydana gelmesi beklenen salım, birincil salım kategorisi, normal çalışma sırasında periyodik olarak veya arada sırada meydana gelmesi beklenen salım ve ikincil (tali) salım kategorisi normal çalışma sırasında meydana gelmesi beklenmeyen ancak gerçekleşirse yalnızca seyrek olarak ve kısa periyotlar boyunca olması muhtemel olan salım olarak tanımlanmaktadır.

 

4. Tehlikeli bölgenin (zone) belirlenmesi

 

Belirlenen salım kategorilerine göre tehlike bölgeleri tanımlanır. Standarda göre sürekli salım kategorisindeki alanlar Bölge 20, birincil salım kategorisindeki alanlar Bölge 21 ve ikincil salım kategorisindeki alanlar ise Bölge 22 olarak sınıflandırılmaktadır.

 

5. Tehlikeli bölge genişliğinin belirlenmesi

 

Patlayıcı tozlu ortamlar için bir bölgenin genişliği, bir toz salım kaynağının kenarından itibaren herhangi bir yönde o bölgeyle ilişkili tehlikenin artık hiç bulunmadığının kabul edildiği noktaya kadar ölçülen mesafe olarak tanımlanmaktadır. Bölge genişliği belirlenirken, ince bir tozun, bir bina içerisinde hava hareketiyle bir salım kaynağından taşınabildiği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Sınıflandırmanın, sınıflandırılan alanlar arasındaki küçük sınıflandırılmamış alanlara yol açtığı yerlerde sınıflandırma tüm alan için genişletilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

 

Hem gaz hem de toz ortamlar için bölgelerin ve bölge genişliklerinin belirlenmesinin ardından, havalandırma koşullarının ve bu bölgelerde kullanılan ekipmanların ATEX normlarına uygunluğu kontrol edilmeli ve raporda belirtilmelidir. Raporda ayrıca mevcut durumun iyileştirilmesi için alınması gereken tedbirler belirtilerek risk değerlendirilmesi yapılması gerekmektedir.

 

Peki patlamadan korunma dokümanı kimler tarafından hazırlanabilir?

 

Yönetmelik’in Ek-2 2.8 nolu maddesinde “Patlama yönünden güvenliğin sağlandığının kanıtlanması, patlamadan korunma konusunda eğitim almış ve/veya deneyimli ehil kişilerce yapılır.“ denilmektedir. Mevzuatta eğitimin kimler tarafından düzenlenebileceği ya da “ehil kişi” kavramı detaylandırılmamaktadır. TS EN 60079-10-1 4.4 nolu maddesinde ise “Alan sınıflandırması, alevlenebilir maddelerin özelliklerinin, gaz/buharın dağılma prensiplerinin

birbiriyle alakası ve önemini kavrayan kişilerce ve proses ve donanıma aşina olan kişilerce yapılmalıdır. Bu durum, elektrik ve makina mühendisleri gibi diğer teknik mühendisler için ve alan sınıflandırma prosesinin bir parçası olan ve bu proses üzerinde bir etkisi olan güvenlikle ilgili özel sorumluluklara sahip personel için yararlı olabilir. Personelin yetkinliği, alan sınıflandırmasının gerçekleştirilmesi için kullanılan yöntem ve tesisin yapısı ile alakalı olmalıdır. Gerektiğinde personelin düzenli ve sürekli bir eğitime tabi tutulması tavsiye edilir.” denilmektedir. Sonuç olarak, patlamadan korunma dokümanı hazırlanması teknik ve çok disiplinli bir çalışmadır. İşletme içerisinden mühendislerin ve PKD danışmanından oluşacak bir çalışma, işletme için en fayda getireni olacaktır.

 

KARMA İş Sağlığı Güvenliği olarak, patlamadan korunma dokümanı hazırlanması, patlayıcı ortam risk değerlendirmelerinin yapılması, uzman kadronun ve çalışanların eğitimlerinin ve gerçekleştirilecek olan yatırımlarda danışmanlık hizmetlerinin verilmesi konusunda değerli kuruluşlarımıza çözüm ortağı olmaya hazırız. Faaliyet planlarımız ve referanslarımız için lütfen iletişime geçiniz.

X